İZMİR ve Kahramanmaraş’ın sarsıntılarını yaşayan Gülşah Gülebenzer, Devlet Tiyatroları’nın düzenlediği ‘Bağımlılık’ konulu oyun yazarlığı yarışmasında Bağ adlı tiyatro oyunuyla 2. mansiyon aldı.
30 Ekim 2020’de İzmir’de meydana gelen 6.6 büyüklüğündeki depremi yaşayan ve psikolojik olarak etkilenen Gülşah Gülebenzer, Kahramanmaraş’taki akrabalarının yanına taşındı. Gülebenzer de 6 Şubat’ta meydana gelen depremlere bu şehirde yakalandı. Depremde 2,5 yaşındaki oğlu Kerem Faruk Gülebenzer ile yaşadığı evi hafif hasar gören Gülebenzer, Devlet Tiyatroları’nın ‘Bağımlılık’ temalı oyun yarışmasında 2. oldu. yazdığı tiyatro oyunu ile her türlü bağımlılığı tartışmaya açarak bu konuda farkındalık yaratmaktır. Mansiyon ödülünü kazandı.
‘SANATIN İYİLEŞTİRİCİ GÜCÜ BİZİ YENİDEN HAYATA TAŞIYOR’
İzmir depreminden duygusal olarak etkilendiğini belirten Gülşah Gülebenzer, “İzmir depreminde oğlum Kerem 40 günlüktü ve bu durum bir anne olarak beni çok etkiledi. İzmir’de devam eden depremler nedeniyle ihtiyaç hissettim. oradan uzaklaşıp akrabalarımızla Kahramanmaraş’a yerleştik. 6 Şubat’ Kahramanmaraş’ta yine beyin sarsıntısına yakalandık. Depremden sağ çıkabildiğimiz için çok şanslıyız. Bölgede çok zor psikolojik durumlar var. 2,5 yaşındaki oğlum ve ben bu süreci birbirimize kenetlenerek atlatmaya çalışıyoruz”Sarsıntı bizi ayakta tutan, motive eden ve yeniden umut veren bir can simidi oldu. Umarım beyin sarsıntısından etkilenen herkes yaralarını iyileştirmeyi başarabilir. Oğlum şimdi ödülün ne anlama geldiğini bilmiyor ama ödül alacağımı duyunca çok sevindi. Sanatın uyum sağlama gücü bizi hayata yeniden bağladı” dedi.
‘YAZMAK ÇOK TERAPÖTİK VE ONARICI’
Gülebenzer, ‘Çanta’ adlı oyunu yazarken insanın hayata bir bütün olarak tutunduğu bağları yazdığını belirterek, “Hayatta bazen bize zarar veren şeylere tutunuruz. Bu bağlar bir örümcek ağı gibi etrafımızı sarar ve sonrasında nefes alamamaya başlarken.Hayattaki seçimlerimiz bizi biz yapar.Ne yöne gideceğimizi biz belirleriz.Aslında hayatlar farklı durumlarda akabilir.Bu oyunda insanları hayattan koparan ve birbirine bağlayan bağlara yer veriyorum. Hayata.Yazmak çok tedavi edici ve onarıcıdır.İnsanların hayatlarında yaşayabilecekleri en uç duygular deprem sırasında yaşanmıştır.Sanat aslında insanı iyileştirir.” dedi.
